G-g

galtan: yuvarlanan
gâret: Yağma, talan, çapul
gâret eylemek: yağmalamak, talan etmek
gark: (suya) batma, batırma, boğulma
gark olmak: gömülmek, batmak, boğulmak
gavvas: çok gayretli, çalışkan, suya dalan, inci arayan dalgıç.

gevher: cevher, inci, elmas, değerli taş
gey: yeni sürülmüş tarla.

gökçek: güzel, sevimli, hoş kimse
görklü: güzel, heybetli, gösterişli.
gövündürmek: yanmak, kavrulmak.
göynümek: dertlenmek, üzülmek, içlenmek, ham meyve olgunlaşmak
göynür: üzülür, içlenir, dertlenir
göyünmek: üzülmek, kederlenmek.

gussa: acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa, bulantı, gam.

güher: cevher
güman: umut
gümrah: aşırı derecede büyümüş olan (bitki). deli dolu akan (su). gür, yüksek, kuvvetli (ses). uzun, sık ve dalgalı (saç). yolunu şaşırmış. doğru yoldan sapmış.
günilmek: yönelmek.
güzaf: boş, anlamsız, beyhude söz.


Ğ-ğ


Yunus Emre Divânı Sözlüğü