H-h

hâcetgâh: dua yeri, ihtiyacm bildirildiği yer.
halayık: kadın köle, cariye
halvet: tenha, tenhaya çekilme, yalnızlık ve yalnız kalma
hanuman: ev bark, ocak
harc etmek: harcamak
hasıl: ortaya çıkmak, türemek
haşr: bir şeyi mekân ve meskenden çıkarmak, toplamak, bir araya getirip sevketmek; bütün canlıların yeniden diriltilerek mahşerde, hesap vermek üzere toplanmasıdır
havale: br işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme.
havsala: leğen, zihnin bir şeyi anlama ve kavrama yetisi
hayf: yazık, eyvah, heyhat; haksızlık, zulüm

hergiz: asla, katiyyen; hiçbir suretle
heva: arzu, meyil, heves.

hicap: utanma, perde
hikmet: bilgelik, sebep, gizli sebep, özlü söz, vecize.

hod: kendi hod be hod: kendi başına
hodbin: bencil, bencillik.

hulk: ruh; iri ve yakışıksız, hantal
hulkum: insan veya hayvan boğazı, ağızdan mideye giden yol
hup (hub): sevgili


Yunus Emre Divâanı Sözlüğü
H-h