S-ş
S-s
saim: oruçlu, oruç tutan
sakıngıl: sakın
sayvan: bir şeyin üzerine çekilen dam saçağı gibi düz veya eğimli örtü, şemsiye, çardak
sehavet: (sahavet olarak da geçer) el açıklığı, cömertlik.
sepek: değirmen taşının ekseni.
ser: baş, kafa
sergüzeşt: macera, serüven
server: baş, reis, yüce
seyran: bakıp seyretme, gezme, gezinme
sıdk: içten bağlılık, sadakat
sımış: kırmış
sınık: kırık, çıkık
siga: sınav, imtihan
sin: ölü gömülen yer, gömüt, mezar, kabir, metfen, makber
sine: gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim
Sübhân: eksikliklerden uzak ve mükemmel sıfatlar sahibi olan Allah
sünğük: kemik
sünük: kemik, sünük-i ten: vücut kemiği
Ş-ş
şakımak: güzel şarkı söylemek veya şiir okumak. çok konuşmak, çenesi düşmek
şakir: şükreden, halinden memnun olan kimse
şar: kent, şehir. şardan şara: şehirden şehire
şehd: bal
şek: şüphe, kuşku. Şüphe ile birlikte kullanılıp anlamı pekiştirir.
şem: mum
şol: o
şur: cezbe, manevi bir hal
S-ş
Sözlük