M-m

M-m

M-m

mağrıb: (mağrıp) güneşin battığı yer ve taraf, batı
mağrıp maşrık: batıdan doğuya
mahfil: toplantı yeri, toplanmış kimseler, camilerde parmaklıkla ayrılmış yüksek yer.
mamure: insanların bulunduğu bayındır yer. Ma’mur olan yer. Şehir, kasaba. (Osmanlıca’da yazılışı: ma’mure.)
mahluk: yaratık
mahlukat: yaratıklar
mahviyet: alçak gönüllülük
maksud: istenen, niyet edilen, güdülen, amaçlanan, kasdedilen; varılmak istenen yer
malik: cehennem meleklerinin en büyüğü, amiri, bekçisi; sahip, iye
masiva: Allah’tan başka her şey demektir
maşrık: doğu
maşuk: sevilen, aşık olunan.
maşuka: sevgili.

mehv: sulu süt, ince kılıç.
mekr: hile yapmak, tuzak kurmak suretiyle zarar vermek.
melamet: kınama, ayıplama, azarlama, çıkışma
melamet göyneği: (melamet hırkası) alçak gönüllülük, dünyâ malında gözü olmamak ve kanaatkar davranarak kendilerini toplumdan saklamaya çalışan bir manevi sûfi hali (gömleği/hırkası).
menzil: iki konak arasındaki uzaklık, bir merminin ulaşabildiği uzaklık, ok atma yarışlarında erişilen mesafe, yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, bir günlük yol
merdan: mertler, yiğitler, erkekler, insanlar
mesel: örnek alınacak söz, ifade edilmek istenileni benzetme veya kıyas yoluyla anlatan söz
meta: (metaın) sermaye, mal, ticaret malı
meth: övme, övgü
mevc: dalga.
mevt: ölü.

mihman: konuk, misafir
mihnet: sıkıntı, üzüntü, bela, musibet
miskal: çok az,ufacık
miskin: çok uyuşuk olan
mismil: eti yenilebilen, murdar olmayan

muhâkkik: gerçeği araştıran, soruşturucu; bir şeyin hak olup olmadığını tespit etmek ve gerçek yönünü ortaya koyup tasdik eden, bir şeyin doğru olup olmadığını belirlemek için araştırıp inceleyen ve hakkaniyetini tescil eden.
muhâl: imkan dahilinde olmayan, halli mümkün olmayan; olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız.
muhkem: sağlam kılınmış, dış etkilere ve bozulmalara karşı korunmuş.
munis: cana yakın, sevimli, uysal, yumuşak.
murdar: kirli, pis; şeriata uygun olarak kesilmemiş olan hayvan.

müddei: dava eden, bir savda bulunan (kimse), savlayıcı, davacı
mük: pınar. gönül mükü: gönül pınarı
mülket: yurt, vatan, ülke
münafık: Müslüman olmadığı halde Müslümanmış gibi görünen ve söyleyen
münker nekir: kabirde insanı ilk sorguya çekecek olan meleklere verilen ad
münkir: inkâr eden, kabul etmeyen, inanmayan.
mürsel: gönderilmiş, yollanmış.
müşahade: görme, gözlem
müzd: karşılık.


M-m
Sözlük